70 sf.-Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Freud'un öğrencisi, Nietzsche ve Rilke'nin aşık olduğu kadın... Açıkcası Salomé'den bahsedenlerin hep bu durumlar nedeniyle onun eserlerini merak ettiklerini söylediklerini duydum. Ama bence sırf bu sıfatlarla anılmak, Salomé gibi tek başına zaten muhteşem olan bir kadına hakarettir.
Feniçka , Salomé'nin kendisinden çok fazla etkilenerek yazdığı bir karakter bence. Hatta belki de kendi hayatından bir kesiti okumuşuzdur, bunu bilemeyeceğim . Fakat bildiğim şey , Feniçka'nın okuduğum en iyi kadın karakterlerden biri olduğu. Öyle ki, Feniçka'nın her dediğinin altını çizmekten alamadım kendimi.
Kitapta beni en çok etkileyen noktalardan biri Feniçka'nın aşağılanan bir hemcinsine karşı yaklaşımıydı. Bu olayla kitaba giriş yapılıyor ve zaten başından Feniçka'nın nasıl mükemmel bir kadın ve bir insan olduğunu başından anlıyoruz. Bu olay beni etkiledi çünkü günümüzde erkekler kadar kadınlar da , kadınları aşağılıyor ,acımasızca yargılıyor ,kendi görüşüne uymadığı için bambaşka şeylerle yaftalıyor. Aynı sorunları yaşıyor, aynı dertleri paylaşıyor, aynı şeylere belki de her gün korkuyor, aynı şeylerden çekiniyor, aynı özgürlükleri istiyoruz fakat birbirimizi hiç anlamıyor, yeri geldiğinde acımasızca eleştiriyoruz.Farkında olmadan, birbirimize kötü duygular besledikçe kendi oturduğumuz dalı kesiyoruz.
Feniçka, döneminin çok ilerisinde görüşlere ve davranışlara sahip bir genç kadın. Kitap ağırlıklı olarak, Feniçka ile konuştukça fikirleri ve kadına bakış açısı değişen Max Werner ile Feniçka'nın diyalogları ile devam ediyor. Zaten kısacık bir kitap, olay örgüsü değil de düşünceler ön planda. Aslında keşke biraz daha uzun olsaymış dedim çünkü bitirdiğimde bir bitmemişlik hissi oluştu içimde. Yine de çok güzeldi, sonu da duygulandırdı beni.
"Bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır."
"Aşkı nasıl mı hayal ederdim? Ah, çok basit. Son derece sade ve sağlıklı. Sanırım hiç de şeytani ve romantik sayılamayacak şeylerle karşılaştırırdım aşkı.Her gün açlığımızı giderdiğimiz kutsal, doyuran ekmekle; her gün evimizi açtığımız hayat veren temiz havayla. Sonuç olarak her şeyi borçlu olduğumuz, ama haklarında pek öyle tumturaklı laflar etmediğimiz en önemli, en doğal, en güzel şeylerle."
"...Benim onurum için başka insanların endişe etmeleri son derece nahoş ve ben buna alışkın değilim. Ayrıca onur kırılgan bir şey olabilir, ama ben değilim."
"İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu. Belki de kadına adeta bir sfenks karakteri yüklenmesinin temelinde büyük ölçüde, erkeğinkinden hiç de geri kalmayan eksiksiz insaniyetinin bu ağır basitleştirmeyle örtüşmemesi yatıyordu."
Umarım sensindir Kayra...?
YanıtlaSil